Tuesday, May 29, 2007

Eriha ve Lut Gölü



Dünyadaki ilk yerleşim yeri, ilk şehir olarak kabul edilen Eriha, İncil'deki ismiyle 'palmiyelerin şehri', çarpıcı zıtlıkları içinde barındıran “parfüm”anlamına gelir; çölle çevrelenmiş vahada, harika kokulu çiçekler ile donanmış, yeşil bir bitki örtüsü barındırır. Subtropikal iklimin etkisiyle harikulade bir bahçe, kış için ılık bir mesken, diğer kentlerden gelenler için huzurdur…Ürdün’ün doğusunda bulunan Eriha, Lut Gölü'nün 8 kilometre kadar kuzeyinde kalmaktadır.

Bu vadinin verimli topraklarının ilk ve en meşhur sahibi Kleopatra'dır; eskiden çevresi çiftliklerle çevrilmiş verimli topraklar M.Ö. 35'te Kleopatra'ya Mark Antony tarafından hediye edilmiştir.

1948 e kadar Eriha , büyük ve barış dolu bir şehirken, İsrail'in kuruluş sürecinde Lidd'den, Ramle'den ve Kudüs'ün batısındaki köylerden göçe zorlanan binlerce Filistinli bu şehre sığınmak zorunda kamıştır. Eriha'nın çevresinde Aqbat Jaber (30,000 kişi), Ein es-Sultan (25,000 kişi) ve Nuama (20,000 kişi) olmak üzere üç kamp oluşturulmuş, Eriha köyü, belediye statüsü alarak şehre dönüşmüştür

1952'deki Eriha konferansının ardından, Ürdün Emirliği ve Batı Şeria, Ürdün krallığı olarak tekrar isimlendirildi. Bu arada Filistin Bağımsızlık Hareketleri (El Fetih, Arap Milliyetçilik Hareketi ve Komünist Parti ) İsrail in kamplara müdahale etmesine direniş gösteriyordu.

1967 savaşıyla tekrar yerlerinden edilen Filistinliler bu kez doğuya göç etmeye başlamışlardır. Bu dönemde Nuama kampı tamamen yıkılmış, şehrin tamamına yakını bölgeyi terk etmiştir. 1994'te İkinci Oslo antlaşması imzalandığında, Eriha Gazze Şeridi gibi Batı Şeria'nın ilk özerk Filistin Şehri ve olmuştur. Zaman zaman giriş çıkışlar sınırlansa da, şehir turizm bölgesine dönüştürülmüştür. El Aksa İntifadası sırasında ve sonrasında bölgeye giriş çıkışlar sınırlanmışsa da, şu sıralar şehir yeniden turizm açısından canlanmış durumdadır.

Görülecek Yerler


Zaccheus Sycamore Ağacı

Es-sultan yolunda, Hişam Sarayı Otelinin kuzeyinde bulunan ağaç normal ağaçlar gibi görünse de Hristiyan geleneğinde farklı bir anlam taşır. Zacchaeus, şehri daha iyi görebilmek için arkasında kalabalık bir halkla bu ağaca kadaryürümüştür…(Luka 19:4)

Tel es-Sultan (Eski Eriha)

Şehir merkezinden iki kilometre kuzeyde bulunan bölge her gün 08:00 - 17:00 saatlerinde ziyaret edilebilir. (ücret 12 NIS)

Ein Es-sultan nehriyle serinleyen arazideki ekosistem bölgesi tarihte ilk tarım topluluklarının tarım kültürünü geliştirmeleri için ideal olmuştur. Bölgeye ilk yerleşim M.Ö.onuncu binyılın ikinci yarısında yerleşmiştir.

Hişam Sarayı

M.Ö. 740'ta inşa edilen Hişam Sarayı tarih boyunca avlanma ve tarım merkezi olmuştur. Hişam Sarayı Emevi devrinde ülke yerleşiminin en etkileyici yeri olduğundan arkeologlar buraya “Orta Doğu’nun Versay'ı” adını vermişlerdir. Saray her gün 08:00- 17:00 saatlerinde ziyarete açıktır. (ücret 8 NIS)

Kurantul Manastırı

Hz. İsa'nın 40 gün 40 gece oruç tutarak şeytanla imtihan edildiği ve sonrasında peygamberliğini ilan ettiği manastır bugün Yunan Ortodoks Kilisesi'ne bağlı bir manastırdır. Tel es-sultan’dan 400 metre tırmanarak ya da 1999'da hizmete açılan teleferikle ulaşılabilir. (Hergün 08:00-21:00 arası $ 8.oo ; telefon: +972 02-232-1590, www.jericho-cablecar.com .)

Ayartma Dağı üzerinde olan manastır; Lut Gölü, Ürdün Vadisi, ve Eriha ile harika bir manzara sunar.

Şeker Değirmeni (Tawahin es-Sukkar)

Tel Es Sultanın yakınında; restoranın hemen altında bulunan değirmene giriş ücretsizdir.

Bölgede şeker yapımı Emevi dönemine denk gelse de (M.S. 7-8. yüzyıllat) geçmişi Haçlılar dönemine kadar uzanmaktadır. Bahsi geçen değirmen; Ayartma Dağı'nda, ortaçağa özgü , hidrolik sistemle çalışan bir şeker değirmenidir.

Khirbet Na’ran

449 numaralı yolda, Eriha’ ya 4 kilometre uzakta bulunan alan her gün 08:00- 16:00 saatleri arasında ziyarete açıktır. (ücret 7/10 NIS)

Ark Es-Sultan Vadisi üzerindeki kemerden suyu alarak Hişam Sarayı'na ulaştırır. Burada bir evin altında Bizans sinagogu kalıntıları bulunmuş ve alan İsrail ordusu tarafından koruma altına alınmıştır. Renkli bir mozaik alanı bulunan bölgedeki süslemelerin benzerleri, bu döneme ait bazi kiliselerde de bulummuştur.


Ein es-Sultan Mülteci Kampı

Kamp 1948'de Ayartma Dağı arazisi üzerinde kurulmuştur.1967 savaşı öncesinde 25000 mülteci burada yaşarken şimdilerde bu sayı son sürgünde mültecilerin Ürdün’e gitmeye zorlanmasıyla 2000'lere düşmüştür.

Eriha Civarı ve Lut Gölü

Dier Hijla (Aziz Gerasimus Manastırı)

Hz. İsa'nın vaftiz edildiği sit alanı içinde bulunan manastır, Aziz Gerasimus tarafından M.S. 455'te yapılmıştır.Burada hala eski Yunan Ortodoks cemaatinin bir bölümü yaşamaktadır.

Eriha'nın doğusunda, Ebu-Bekir yolunda ya da 90. numaralı yolu geçerek ulaşılan manastırın misafirhanesi vardır. Gecelik ücret 50 NIS'tir. (tel 02-994 3038) Önceden rezervasyon yapılması tavsiye edilir.

Khirbet Kumran

Bu mevki ününü çevresindeki uçurumlardaki mağaralarda bulunan Lut GölüYazıtları'ndan alır. 1947de genç bir Bedevi'nin kazara toprak kaplara el yazması bakır yazıtlara rastlaması ile bulunmuştur.

Eriha'nın 20 km güneyinde yer alan bölge her gün 08:00 -16:00 saatleri arasında ziyarete açıktır. (ücret 16 NIS)

*Mayıs 2007 itibariyle 3 NIS= 1 YTL


Lut Gölü (Ölü Deniz)

Bazı nadir mikroorganizmalar hariç; ne flora ne de faunanın bu denizde yaşayamaması gölün adının Ölü Deniz olmasını açıklar. Bazı nehirlerce taşınan balıklarda da gölün tuz oranının yüksek olmasından dolayı hemen ölmektedirler. Balıklar tuza bulanmış bir biçimde sahilde görülür.

Lut Gölü, Afrika- Suriye ayrımındaki en aşağı noktada , deniz seviyesinden 400 metre aşağıda bulunur. Gölün yüzeyi dünyanın en alçak noktasıdır ki; deniz seviyesinden 800 metre aşağıdadır. Bu büyük tuzlu göl, karşılıklı uzak noktalarından 80 km /18 km genişliktedir. Aslinda Göl eski Lisan Denizi'nin bir parçasıdır. Su seviyesi eski zamanlardan beri her yıl 18santimetre kadar çekilmektedir.

Yine de bazı dengesizliklerin işaretleri görülmektedir: bazı deniz altındaki parçalar su yüzeyine çıkmaktadır. Geçmiş zamanlarda bu parçalar toplanır, kurutulur ve ısınmak için kulanılırdı. Diğer bir dengesizlik ise; gölün Dogu Şeria'da sıcak sülfür kışlarına neden olan tabakalardır. Çevreciler, Lut Gölü'nün yok olmaya başladığı yönünde uyarılar vermektedirler. Gölün iki yakasındaki Ürdün ve İsrail'in bromür endüstrisinin buna neden olduğunu belirtirler. Ancak daha çok İsrail fabrikaları yüzünden temiz su sıkıntsı çekilmektedir. Oluklar endişe verici boyutlara ulaşmıştır. Eğer tehlike değilse, bu fabrikaların kirli atık boşaltımı ayrıca zarar veren faktörlerin başında yer alır.

Lut Gölü'nde Yüzmek

Feslika

Kumran’nın 3 kilometre güneyinde bulunur. Her gün (nisan-ekim 8-17:oo) (kasım-mart 8-16:oo)


Ein Gedi

Eriha’dan 50 km Bir Es- Saba’ da 8o km.

Egged – Kudus (günde 1,5 saatte bir adet toplam 10 otobus seferi var)

Egged-Massada (günde 3 otobüs , seyahat 30dk)

Egged-Arad ve Bir es-Saba (günde 5 otobüs 1 yada 2 saatte bir )

Doğal koruma alanı : (Cmt- Perşembe sabah erken saatlerden yazın 17:oo ve kışın 16:oo’ya kadar)


Sodom Dağı

Ein Gedi’nin 50 km güneyinde, 90. yol üzerinde yer alır.



Kaynak: Alternative Tourism Group

Çeviren: Şeyma Şengil, Eskişehir Anadolu Üniversitesi Yüksek Lisans Öğrencisi

Fotoğraflar: Selma Şevkli

.

Sunday, May 20, 2007

Palestinian News Sources




Newspapers and News Agencies:

Palestinian:

Other sources:

  • The Electronic Intifada (ei)

    • News, commentary, analysis, and reference materials about the Israeli-Palestinian Conflict from a Palestinian perspective. Available in English.

  • Z Media (Z-Net)

    • An archive of alternative news from around the world. Available in English.

Non-Governmental Organizations and Research Groups

Palestinian:

Joint Palestinian/Israeli:

International:

  • Amnesty International (United Kingdom)

    • The worlds largest human rights research and advocacy group. Available in English, French, Spanish, and Arabic.

Hayalet Şehir: El Halil




El Halil


Arapça’da al-Khalil, İngilizce’de Hebron olarak anılan El Halil Tunç Çağı’nda Filistin’de kurulmuş ilk şehirlerden biridir. İslam geleneğine gore burası Adem ve Havva’nın Cennet Bahçesi’nden kovulduktan sonra yaşadıkları ilk insan yerleşimidir. El Halil, İncil’de Kiryat Arba, ya da cennetten düşen dört deve gönderme yaparak ‘Dörtlerin Köyü’ (the Village of the Four) olarak geçer. Başka bir açıklama da İncil’de adları geçen ve burada gömülü oldukları söylenen 4 çifte atıfta bulunur: Adem ve Havva, İbrahim ve Sara, İshak ve Rabia, Yakup ve Leah. ‘Dört’ aynı zamanda, dört Canaanite kabilesinin bir konfederasyon halinde birleşerek ilk site-devleti kurdukları ve üzerinde yerleştikleri El Halil’in dört tepesine gönderme olarak da yorumlanabilir. Şehrin kuruluşu Eski Ahit’te de tam olarak tarihlendirilmiştir: Mısır’da Tanis’in kurulmasından 7 yıl önce, yani İ.Ö. 1730 yılları (Numara 13:22). Gerçekte bu tarih, Mısır başkenti Tanis’ten daha eski olan Davut’un ilk başkenti El Halil’i yücelten geç Yahudi geleneklerine (Yahudilerin Babil’e sürülmesinden sonra) atfedilmektedir.

Tel er-Rumeida’da (kısmen mezarlıklarla örtülü olan, Shuhadeh Sokağı’nın güneyi – Şehitler Sokağı) yapılan kazılar, İncil’e ilişkin tanımlamaların doğru olmadığını gösterdi ve El Halil’in kuruluşunu daha öncelere, Filistin’de şehirleşmenin arttığı yaklaşık İ.Ö. 2000 yıllarına tarihlendirdi. İncil’e göre, Hz. Davut İ.Ö. 1000 yılına doğru El Halil’de kral ilan edilmişti (II Samuel 5:3), fakat bölge daha sonra Hz. Davut’un krallığından ve merkezini El Halil’de kurmuş olan krallık varisi Absalom’dan ayrıldı (II Samuel 15:10).

Pers İmparatorluğu döneminde, El Halil Edomite eyaletinin (Kuzey Negev) en önemli şehirlerinden biri oldu. John Hyrcanus İ.Ö. 134 yılında eyaleti fethederek, bölge refahının en önemli kaynağı olan Arabistan ve Akdeniz arasındaki ticaret yollarının tam kontrolünü ele geçirdi. Saygın Haram El-İbrahimi anıtı Roma zamanından kalma bir mirastır. Bu anıt, Edomite’li bir babanın ve bir Arap prensesinin (Transjordan) çocukları olan Herod tarafından inşa edilmiştir. Bu evlilik El Halil ve Arabistan arasındaki ticaret bağlarının ne kadar güçlü olduğunun mükemmel bir yansımasıdır. 7. yüzyılda şehir Müslüman hacıların önemli bir merkezi haline geldi ve Arapça ismiyle El Halil er-Rahman ya da ‘Bağışlayıcı olanın cananı’ olarak anılmaya başlandı. Kuran-ı Kerim’eaki bir sure Hz. İbrahim’in önemini vurgulamaktadır: ‘Sana insanlığın takip etmesi için bir ders vereceğim’ (Bakara Suresi 124. Ayet). El Halil daha sonra şehri Castellum olarak adlandıracak olan Haçlılar tarafından zaptedildi. Haçlılar, şehrin pek çok vatandaşının mavi gözlerinden başka şehrin manzarasında pek az kalıcı iz bıraktılar.

18. yüzyılın sonlarına doğru El Halil, Filistin’in en önemli ticaret merkezlerinden biri haline geldi. Kervanları sahil yolu yerine Sinai ve Bir es-Saba (Beersheba) üzerinden, iç bölgeden geçen yolu tercih eden Mısır’la yaptıkları ticaret şehre oldukça kazanç sağlıyordu.

İngiliz mandası altındayken, El Halil’in nüfusu 10.000 – 16.000 kişiye yükseldi. Filistin’de bir Yahudi devleti kurmayı hedefleyen siyonist hareketler El Halil’de çeşitli tepkilere ve ayaklanmalara sebep oldu. 1929’daki milli ayaklanma zamanındaki tepkilerin nedenleri birden fazlaydı; en belirgin neden, siyonistlerin el Burak Duvarı’na (Ağlama Duvarı) geçit hakkı konusundaki Status Que anlaşmasının yok sayılmasına ilişkin girişimleriydi. Müslümanlar tarafından olduğu kadar Yaudiler tarafından da kutsal sayılan 3 peygamberin (Hz. İbrahim, Hz. İshak, Hz. Yakup) türbelerinin de bulunduğu ve özellikle El Halil’de duyguları ayaklandıran bu duvar Müslümanların mülkiyetindeydi. Üstelik, Yahudi göçü asimile olma eğiliminde olmayan yeni vatandaşlar getirmişti ve bu durum da El Halil’de yaşayan iki halk arasındaki dengeyi bozmaktaydı. Gittikçe artan kin ve düşmanlık, Yahudi halkından 67 kişinin ölümüyle sonuçlanan şiddetli çatışmalara sebep oldu ve İngilizler Yahudi halkını şehirden tahliye ettiler. 1948 savaşından sonra Filistin’in güney bölgelerinden (Beersheba ve Majdal’ın doğusundaki düzlükler) mülteciler akın akın geldiler ve başlıca iki kampa yerleştiler, El-Arroub ve El-Fawwar. (UNRWA temsilcisi, Yussef al-Haljawi, 02-228 2663).

1967 savaşı siyonistlerin büyük İsrail’i (İbranice’de Eretz Israel) kurma hayallerini somutlaştırdı. Rabbi Moshe Levinger, Ulusal Dini Parti’nin lideri, şehirde sömürgeleştirmeye öncülük etti; o ve diğerleri Park Otel’i kiraladılar ve şehir merkezinde ordu tarafından koruma altına alındılar. Levinger bunu, ayaklanma çıkmasından korktuğu için El Halil’in şehir merkezinde bir yerleşime izin vermeye isteksiz olan hükümete karşı protesto olarak yaptı. Buna rağmen 1970’lerde, İsrail hükümeti kuşkularını bir kenara bıraktı ve El Halil’in dış mahallelerinde ilk yerleşimin kurulmasına onay verdi ve bölgeye şehrin İncil’de geçen eski ismini verdi, Kiryat Arba. 1979 Mart’ında, kadın ve çocuklardan oluşan biri gruba liderlik eden olan Miriam Levigner, şehir merkezinde terkedilmiş bir hastaneyi işgal etti. (Al-Dabawiya, yeni adıyla Beit Hadassah). Bu defa, sürekli bir yerleşim için gerekli izni elde ettiler.

1980’lerde, Filistin direniş grupları artan sömürgeciliğe tepki olarak, İsrailli göçmenlere karşı bir çok saldırıda bulundular. İsrail otoriteleri bu saldırılara daha çok baskı ve El Halil’in belediye başkanını, kadısını ve hatta komşu şehir olan Halhoul’un belediye başkanını sınırdışı etme gibi yöntemlerle cevap verdi. 1983’te otoriteler şehrin yeni belediye başkanını değiştirerek Mustafa Natsheh’in yerine, İsrailli bir askeri göreve getirdiler. Ne var ki Mustafa Natsheh bu göreve Filistin otoriteleri tarafından yeniden getirildi.

İlk İntifada sırasında El Halil halkı devamlı olarak taciz edildi ve yerleşimciler ve İsrailli askerler tarafından yapılan kötü muameleye, bunun yanısıra sonu gelmeyen sokağa çıkma yasaklarına maruz kaldılar. Durumu değiştirmekten uzak olmakla birlikte, ‘barış süreci’ resmi olarak başladı, ve bundan sadece 6 ay sonra, yeni bir katliamla birlikte Oslo Anlaşması imzalandı.

150.000 sakiniyle El Halil Belediyesi, istila altındaki Doğu Kudüs’ten sonra Batı Şeria’nın en büyük şehridir. El Halil bölgesi 400.000’in üzerinde nüfusuyla en kentleşmiş bölgedir: Nüfusun %67’sini şehirde yaşayan sakinler, %30’unu kırsal bölgede yaşayan köylüler ya da Bedeviler ve %3’ünü de al-Arroub ve al-Fawwar mülteci kampında yaşayan mülteciler oluşturmaktadır. Merkezindeki göçmenlere rağmen El Halil, taşocakçılığını da içeren çeşitli üretim alanları ile oldukça hareketli bir ekonomi ve endüsrti merkezidir. Şehrin sakinleri, müteşebbisler tarafından da doğrulanan cömertlik ve misafirperverlikleri ile ünlüdür.

El Halil, 15 Ocak 1997’de İsrail ordusunun geri çekilmesinin ardından yapılan bir anlaşma ile 2 bölgeye ayrılmıştır. H1 bölümü - El Halil Belediyesi’nin %80’i- Filistin özerkliğindedir; H2 bölgesi - %20- ise İsrail kontrolündedir. Azizlerin mezarlarının / El-Ibrahim Cami’nin bulunduğu Eski Şehir’in bir bölümünü de kapsayan H2 bölgesinde 40.000 Filistinli ve çoğu Amerika’dan ve bir kısmı da Fransa’dan gelmiş olan 500 kadar Yahudi göçmen yaşamaktadır. Göçmenlerin ve burada onları korumak için bulunan 4000 askerin varlığı, şehrirdeki gerginliği açıklamaktadır. Vandalizmin bir göstergesi olarak Filistinli halk ve hatta gazeteciler sıklıkla taciz edilmektedirler ve bezdirilmeye çalışılmaktadırlar. El Halil’de 1996’dan beri bulunan uluslararası gözlemciler, ordunun ve göçmenlerin -sadece Filistin halkına yönelik değil kendilerine yönelik saldırıları da iceren- bezdirici davranışlarını kayıt etmektedirler. Bazı yerlerde, sınırlar duvarlarla hatta bazen elekrtikli tellerle belirgin bir şekilde ayrılmıştır, ya da daha sıkça görülen sokakların kapatılmasıdır (göçmenler üst katları işgal ederler ve bu alanlara çeşitli çöpler ve molozlar atarlar).

Durumun gerginliğine rağmen, yabancı turistler tıpkı diğer Filistin şehirlerinde olduğu gibi burda da sıcak ve içtenlikle karşılanırlar, ve şehir etrafında yapılacak bir tur mutlaka hem çok eğitici hem de şaşırtıcı olacaktır. Alternatif Bilgi Merkezi’nin (The Alternative Information Centre) 2004 raporundan alıntıyla: El Halil’deki işgal, ‘İsrail’in güçlü Arap-karşıtı ideolojileri olan radikal Yahudi köktendincilerin, bir Filistin şehrinin orta yerindeki varlıklarını destekleyen yerleşme politikası, El Hail’deki yüksek düzeyde şiddetin en yakın sebebidir…’

Görülecek Yerler

El Haram el İbrahim ya da Haram el Halil (Peygamberlerin Mezarları)

Dua zamanları dışında Pazar-Perşembe 8:00-16:00 arası açık, giriş ücretsizdir; bazı kontrol noktalarında pasaport gerekebilir. Yahudi göçmenler 1967’den beri camide ibadet ediyorlardı; fakat Haram’ın -bir bölümü Yahudiler, diğer bölümü Müslümanlar için olmak üzere- iki ayrı bölüme ayrılmasından sonra 1994’te Baruch Goldtein isimli Yahudi tarafından toplu katliam gerçekleşti.

Vakıf ofisi; 02--222 8213/51

Eski Şehir

Çarşı

El Halil Müzesi

Eski şehirde; Cuma günleri dışında her gün 9:00-16:00 arası açık. Tel: 02-222 3495. Sıklıkla düzenlenen sergiler ve müzenin mimari tarzı görülmeye değerdir.

Ed-Dari Hammam

Mezarlığın karşı tarafında, şehitler sokağında (Shuhadeh Sokağı)

Rus-Ortodoks Kilisesi [The Russian Orthodox Church (al-Moskobiya)]

Giriş El Moskobiya Sokağı ya da küçük manastırın batısından. Her gün 8:00-16:00 arası açık.


Bağlantılar

Şiddet-karşıtlığı ve Barış için Gezici Kütüphane Birliği [Mobile Library Association for Non-violence and Peace]

Eski Şehir, Kantarat esh-Shallodi; 02-583 5146.

El Halil Üniversitesi Mezunlar Deneği [Hebron University Alumni Association (UGU)]

Ein Sarah Sokağı, Taher Amro, 059-205109. El Halil Üniversitesi’ni ziyaret etmek ve şehri gezmek için.

El Halil’deki Geçici Uluslararası Oluşum [Temporary International Presence in Hebron (TIPH)]

Ras al-Jorah, al-Zaghal Binası. 02-222 4445, Fax:02-222 4333, www.tiph.org; Gözlemciler bileklikleri sayesinde kolayca tanınabilirler, şehirde her zaman bulunan gözlemciler ziyaretçilerlerle konuşmkatan ve onlara bilgi vermekten mutluluk duyarlar.

Hristiyan Barış Ekibi [Christian Peacemaker Team (CPT)]

Eski Şehir’de, tavuk pazarının yanında ve de H1’de, 02-222 8485.

El Halil Rehabilitasyon Heyeti [Committee for the Rehabilitation of Hebron]

Eski Şehir’de; 02-222 6993/4. Şehirdeki yapıların ve anıtların kayıtlarının tutulduğu yer; rehberli turlar (bahşiş istenir).

Kaynak: Alternative Tourism
Çeviren: Sinem Beykurt, İstanbul Üniversitesi Deneysel Psikoloji Bölümü Yüksek Lisans Öğrencisi

Ek okuma: Wikipedia

Palestine Monitor


Wednesday, May 16, 2007

TAŞINDIK!

Yeni adresimiz www.filistinfilistin.com

Friday, May 11, 2007

En Uzak Memleket: Gazze Şeridi

Gazze Şeridi yaklaşık 45 kilometre uzunluğunda ve en dar kısmında 6 kilometre eninde bir bölgedir. Toplam alanı 165 kilometre kare olan şerit, Tiberia Gölü’yle aynı, Britanya Mandate’in % 1.3’ü büyüklüğündedir. Gazze 1948’e kadar Mısır’dan Ishdod (Ashdod)’a uzanan Filistin sınırının yönetim başkentiydi. Bölge, İsrail ordusunun topraklarını ele geçirmesi sonucu Birleşmiş Milletler’in 1947’de belirlediği alanın üçte birini kaybetti.

1948’de, Filistin’in kuzeydoğusunun fethi bölgenin bu şeridinin sınırlarında durdu ve birkaç ay sonra burası “sığınak” oldu. Şimdiye kadar 200,000 ile 250,000 arası mülteci barındı. 1951’de ele geçirilmiş köylerden veya Negev’in batısındaki Bedouin’den son mülteciler geldi. Bölgenin bu şeridi varlığını 1948’deki Siyonist politik saldırılarına ve Mısır’ın son kralı Faruk’un daha az şevkli insiyatifine borçludur. Filistin’de başarılı askeri fetihlerin izin verdiği ölçüde toprakla Yahudi bir devletin kurulması, yerli Filistin nüfusunu çok dar bir alana itti. Aslında, Jaffa’dan Gazze’ye tek bir köy bile bütün nüfusunun yerinden edilmesi ve boşaltılmasından kurtulamadı. Mısır’ın bu konudaki politik duruşu Filistinli göçmenleri barındırmak zorunda kalma korkusuyla şekillendi, ki bu korku İsrail ordusunun Gazze’de toprak edinmeye devam etmesi durumunda neredeyse Mısır monarşisinini kökünden sarstı. 24 şubat 1949’da, Mısır Krallığı ve İsrail Devleti iki yeni bölgenin, Gazze Şeridi ve İsrail Devleti’nin sınırlarını belirleyen bir ateşkes imzaladı.

Bugün bölgede % 75’inden fazlası mülteci olan 1.1 milyon insan yaşamaktadır. UNRWA istatistiklerine göre Gazze’da yaşayan mülteciler bütün Filistin nüfusunun % 22’sini oluşturmaktadır. Yeni mültecilerin ulaşması dolayısıyla nüfus yoğunluğu arttı, dolayısıyla Gazze şeridi dünyanın en yoğun nüfus oranlı bölgelerindendir. Burada çağdaş tarih sefalet ve saldırganlıkla doludur. El- Aksa intifadasının çıkışından beri nüfusun % 70’inde fazlası fakirlik sınırının altında yaşıyor. Çoğu ailenin geçimi Arap ülkelerinin ve Batılı ülkelerin yanı sıra UNRWA’nın yardımlarıyla sağlanmaktadır.

Gazze Bölgesi ve Gazze Şehrinin Tarihi:

Tarihi ve arkeolojik eserler açısından zengin bir bölge (genelde toprağın ya da kampların altında kalsalar da) olan Gazze, Yakın Doğu’nun en işlek kavşaklarından biriydi. Tarih öncesi insanlar buraya Asya ve Avrupa’dan uzun ve zorlu bir yolculuk sonucu ulaştılar ve Gazze vadisinin yanına yerleştiler. Milattan önce 4. yüzyılda, eşeğin evcilleştirmesi neticesinde kervan ticareti başladı. Özellikle Mısır’la ticaret gelişti. MS 4. yüzyılın ortalarında Mısır Filistin’in kuzeydoğu sahiline birçok ticaret şehri kurdu. Üçüncü milenyumda (Mısır’daki ilk hanedanlık), bölge Mısır’dan bağımsızlığını tamamen kazandı. Bir kaç Canaanite şehri kendilerini savundular. Bunların önde geleni Tel-el-Ajul (kuzey Gazze) bölgesinde kuruldu. Bu şehir en parlak dönemini Hyksos’lar (veya Mısır’daki “yabancı ülkelerin yöneticisi”), bölgenin Nil Delta’sına kadar olan bölümününün politik ve siyasi yönetimini elinde tutan Suriyeli-Filistinli yöneticiler altında yaşadı. Bu devir XVIII. hanedanın firavunları Filistin’i takriben MÖ 1550’de fethetmesiyle son buldu.

Gazze, (Mısır dilinde gada-tu)’de Mısır valisi ikamet ediyordu ve burası kuzey Filistin’de en önemli şehir merkezi oldu. MÖ 1200 civarında “Deniz İnsanları” – genelde Filistinliler- tarafından yapılan akınlar arttı ve Mısırlıların bölgeyi terketmesini sağladı. Gazze muhtemelen beş bağımsız şehir- devleti konfederasyonunun başkentiydi. MÖ 734 yılında, Gazze Tiglath-Pileser III (Süryanice adı haza-ti ya da ha-zi-ti) tarafından fethedildi. Bunun neticesinde Gazze valisi Mısır’a kaçtı.

Buna rağmen Gazze Asur İmparatorluğu’nun Mısır’a kapısı oldu. Bu yeni Babil egemenliği fazla uzun sürmese de her yerde olduğu gibi sınır dışı edilenler oldu. Bunlara Gazze’nın kralı da dahildi. MÖ 538 civarında bütün Yakın Doğu Perslerin eline geçti imparatorluklarına dahil oldu. Gazze, Akdeniz havzasına açılan yollardan da fayda sağladı. Yemen’den parfüm, ekzotik hayvanlar ve mürrasafi (bir çeşit reçene); Afrika’dan kölelerin; Hindistan’dan baharat ve Çin’den ipek kervanlarının geçiş yoludur. Doğu Akdeniz bölgesine giden Yunanistan ve Kıbrıs gemileri ve Mısır, Gazze’da imal edilen mamuller, zeytin, zeytin yağı ve şarap alırdı. Gazze bu mamulleriyle Bizans’ın sonuna kadar meşhurdu. MÖ 332 yılında Büyük İskender tarafından fethedilen Gazze, doğudaki en ünlü şehirlerdendir. Medeniyetlerin kavşağında olan bölge, her yerden gelen insanlar, mallar, kültürler ve dinlerle gerçek anlamda kozmopolitandı.

Umayyad Hanedanlığı zamanında şehir, “Hashem’in Gazzesi” veya Hashem Ibn Abdel Munaf (Hz. Muhammed’in buraya gömülmüş olan dedesi) diye bilinirdi. Şehrin entellektüel ve ticari katkısı genel olarak bilinirdi. Gazze’da 13. yüzyılda, Şafi mezhebi , buralı olan İmam Şafi tarafından geliştirildi. Gazze gerçek bir tahıl ambarı ve iki büyük başkent -Kahire ve Şam- arasında kavşaktı ve Memluk hakimiyeti altında MS 1348 yılındaki, birçok vatandaşın kaybettiği Büyük Kıtlık olana kadar yeniden genişlemekteydi. Vasco de Gama’nın Hindistan’da yeni deniz yolları bulmasıyla Gazze’nin denizaşırı aktiviteleri bitti ve Baharat yolları üzerinde olma ayrıcalığını kaybetti.

Daha sonra, 1948’de Filistinli mültecilerin bölgeye akını nüfus patlamasına neden oldu ve Gazze’nin kırsal bölgelerini de değişime uğrattı. Bölgedeki 58 köy ve kasabadan, 46’sı boşaltıldı ve tamamen yıkıldı. Bir kaç ay içinde Gazze Belediyesi’nin nüfusu 35,000’den 170,000’e çıktı. Gazze Batı Şeria gibi başka bir ülkeye dahil olmadı, onun yerine Arap Cemiyeti tarafından askeri olarak Mısır yönetimine bırakıldı. Bugün nüfusun çoğunun geçimi UNRWA yardımı ve Körfez Ülkeleri’nde çalışan mültecilerin yolladığı paraya ve yardıma bağımlı hale geldi.

1956’da Gazze şeridi İsrail ordusu tarafından birkaç ay işgal edildi. 1967’deki ikinci işgalden sonra direniş seferberlikleri arttı. İsrail, çoğu Pan-Arap ve batı solcu parti liderleri olan direniş liderlerini idam ederek misilleme yaptı. Ayrıca, yirmi bin Filistinli tutuklandı, nüfusun bir kısmı sürüldü, mülteci kampları şüphelileri bulmak için tarandı ve uzun süren sokağa çıkma yasakları uygulandı. Kamplardaki aktiviteleri kontrol etmek için ordu 1971’de her yeri yerle bir etti, ve yine 15,000 Filistinli evsiz kaldı. En başından beri İsrail’in stratejisi mümkün olduğunca çok mülteciyi bölgeden kovmak olmuştur. Gazze limanı kapandı ve ekonomi bir dar boğaza sürüklendi. 1967 ve 1984 arası 100,000’den fazla Filistinli bölgeyi terk etti. Bunların bir kısmı zorla Sina Yarımadası’na sürüldü, bir kısmı ise Ürdün’e ve Körfez Ülkeleri’ne göç etti.

İşgal yılları süresince, Müslüman Kardeşler’e yakın olan örgütler, sosyal ve dini açılardan etkili oldular. İşgal kuvvetleri bu örgütlerden, İsrail varlığına karşı askeri veya politik direnişten uzak durdukları müddetçe rahatsızlık duymuyordu. Özellikle Pan- Arap ve Filistin Kurtuluş Örgütü’nün solcu gruplarına karşı oldukları müddetçe gelişmeleri için müsait ortamları vardı. Bu hareketler, bu dönemin Filistin işgaline karşı siyasi ve askeri direnişe hazırlanacak ahlaki ve dini gücü tesis etmek için gerekli olduğunu iddia etmektedirler. İlk İntifada (şu anda Gazze şeridinde en etkin direniş grubu olan) İslami Direniş Hareketinin (Hamas) oluşmasıyla birlikte bu aktörlerin askeri ve politik arenaya girmeleri için sinyaldi.

8 aralık 1987’de birkaç Filistinli işçinin ölmesi sonucunda Jabalya Mülteci Kampında isyan çıktı. Bu işgale karşı yeni bir karşı çıkış safhasıydı. Ertesi gün İsyan (İntifada) 1967’de işgal edilen bütün Filistin bölgelerine yayıldı ve altı yıldan fazla sürdü.

Oslo Anlaşması bölgelerdeki gündelik hayata yeni bir ritim getirdi.İnsanlar kamplar ve şehirlerde İsrail ordusununun devriyesiyle karşılaşma korkusu olmadan gezebilirdi, yine de Gazze şeridi sürekli, büyük bir hapishane halini almaktaydı. Aslında nüfusun büyük kısmı bölgeyi hiç terk etmememiştir (Gazze’daki insanların yarısı 15 yaşın altındadır: bu çocuk ve gençler kapatılmanın ilk kurbanlarıdır). Aynı zamanda, büyük bir şehirleşme yayılmaktaydı. Uzun süren kısıtlama sonucu, özellikle mülteci kamplarına yeni bina ve yerleşim sağlamak mümkün değildi. Sonuç olarak herkes izinsiz şekilde, her yere bina inşa etmeye, veya eski evlere eklemeler yapmaya başladı. Bu patlama ekonomik dar boğaz dolayısıyla fazla uzun sürmedi.

El Aksa İntifadası işgale karşı direnişe yeni bir gelişim sağladı. Her zamanki gibi baskı vahşiceydi, şiddet gündelikti ve her çeşitteydi. İsrail tepkisinin oldukça ciddi sonuçlarından biri, Gazze Şeridi’nin çalışan nüfusunun % 70’inin çalışmasının yasaklanmasıdır.

Görülecek Yerler

Eski Şehir:

Er- Radwan Ormanı

El Ömer Camisi vata Ulu Cami

Altın Çarşısı

St. Porphyrius Kilisesi

Es-Samara Hamamı

Said Hashem Camisi

Çanak Çömlek İmalathanesi

Mukheitem

Erez sınırı ve Gazze Şehri arasındaki yolda bulunmaktadır (Jabalya köyü civarında). Bu alan şu an kapalı ancak açılacağına dair sözler verilmekte.

İrtibat:

El- Tevfik Balıkçılar Kooperatif Topluluğu

Adres: 88 Ahmed Orabi Caddesi Mohammed Zakout (Abu Ahmed) Tel: 08-283 4144 veya 08-286 5295. Limana ve balıkçı ailelerine ziyaretler düzenleniyor.

Tarımsal İş Komitesi Birliği (TİKB)

Adres: Hassan Salameh Caddesi, en-Nasser Hastanesi Karşısı. Tel: 08-287 9959, Fax 08-285 3075; E-mail: uawc@mtcgaza.com

Filistin Demokrasi ve İşçi Hakları Merkezi (DİHM)

Adres: Al-Quds Open University Caddesi 08-285 3011, fax 08-285 3010; gaza@dwrc.org; Merkez işçilerle konuşmalar ve rifingler düzenlemektedir.(randevuyla).

Gazze Şehri’nin Kuzeyi

Tel al-Ajul

Gazze şehrinin 8 kilometre kuzeyindedir. Giriş ücretsizdir.

MÖ ikinci binyılın ilk yarısında, Tel al-Ajul Filistin’in bu kuzey bölümününün en önemli Canaanite şehridir ve Hykos’un (Mısır yöneticileri) askeri kalesidir.

Umn Amir’in Bizans Sitesi:

Nusserait Belediyesinde bulunan Umm Amir sahilden 300 metre uzakta ve Gazze Şehri’nin 13 kilometre kuzeyindedir. Burada arkeolojik kazılardan çıkarılmış kalıntılar vardır. Ziyaret etmekte tereddüt etmeyin, memnuniyetle kabul edilirsiniz. Buradaki kalıntılar 0.808 hektarlık alandadır, ve burada birkaç kilise binası, şapel, kripta, baptistary ve rahiplerin hücrelerinden ibaret bir manastır vardır. Bölge kuzeyde, bir hamam ve ek binasıyla tamamlanır.

Deir el-Balah

Deir el-Balah burada keşfedilen lahitleriyle (şu anda Kudüs’teki İsrail müzesindedir ) ünlüdür. Bu lahitler MÖ 13. yüzyıldan kalmadır. O Deir el-Balah sıralar Mısır idaresi altındaki önemli bir pazardı.

Khan Younis:

Gazze Şehri’nin en büyük ikinci şehir merkezidir. Khan Younis ve Amal mülteci kamplarını içeren bölge’de 130,000 den fazla insan yaşamaktadır. Bölge ismini buraya, Kahire ve Şam arasındaki rotaya ms. 1387’de büyük bir kervansaray yaptıran Emir Younis Ibn Ala’en-Nawruzi’den almıştır. Kervansarayın kuzey cephesi günümüze ulaşmıştır.

Rafah:

Mısır ve Asya arasında giriştir. Rafah aynı zamanda her zaman işlek bir ticaret merkezi ve ordular için stratejik bir nokta olmuştur.Antony ve Kleopatra MS. I. yüzyılda burada evlenmiştir. Birçok söylenti vardır ama hepsi derin kumların altında gömülü kalmıştır.

Kaynak: http://www.patg.org/index.php?page=1177263123.1177265002.1177265515

Çeviren: Tuğba Coşandal, Bilgi Üniversitesi Kültürel İncelemeler Yüksek Lisans Programı Öğrencisi

Ek Okuma Kaynakları:

Wikipedia http://wikitravel.org/en/Gaza

Virtualhttp://www.virtualtourist.com/travel/Middle_East/Palestine/Gaza_Strip/Gaza-1865919/TravelGuide-Gaza.html

Intute http://www.intute.ac.uk/sciences/worldguide/html/889_map.html

Thursday, May 10, 2007

Panel: Adı Çok Söylenip Kendi Az Bilinen Bir Dünyaya Dair- ALTERNATİF FİLİSTİN



Konuşmacılar: Aycan Ak, Selma Şevkli
Tarih :10 Mayıs 2007 Perşembe
Saat:16.00-18.00
Yer: Bilgi Üniversitesi Kuştepe Kampüsü KY 225 no'lu salon.
Organizasyon: Bilgi Üniversitesi Orta Doğu Çalışmaları Kulübü
Program: Ilk bolumde şehirler arası ulaşım, harcamalar, neden ve nasıl gidebiliriz, gezilecek görülecek yerler, Filistin'de eğitime verilen önem, günlük hayat, Nasıra'da yaşayan Arap İsrailliler, Filistin yanlısı İsrailliler vs. (Seyahat sırasında çekilen fotoğrafların bir bölümü konuşma sırasında akacak, en sonda ayrıca bir power point sunum)

İkinci bölümde, yine yakın zamanda Filistin'e gitmiş Lila Mastora ve Murat Özsoy da bize katılacak ve hep birlikte dinleyicilerin sorularına yanıt arayacağız. Hepinizi bekliyoruz...

Sunday, May 6, 2007

Ramallah ve El-Bireh




Ramallah (Arapçada “Allah’ın Dağı” anlamına gelir – 860 m yüksekliğe sahiptir) ve El-Bireh (‘bir Arapçada “iyi” anlamına gelmektedir) bir zamanlar iki ayrı kasaba iken, bir araya gelerek 60,000’i aşan nüfusa sahip bir alan oluşturmuşlardır; bugün tüm Ramallah bölgesinde 200,000’den fazla kişi yaşamaktadır. Aralık 1995’te Filistin Yönetimi’nin göreve başlamasından bu yana, bölge Kalandiya mülteci kampınn girişinin yanındaki kalıcı İsrail askeri denetim noktası (İbranice machsom) olmuştur. Kalandiya’daki bu denetim noktası İsrail sömürgeleştirmesini en ince ayrıntısına kadar gözlemek için ideal bir noktadır.

Kuzeyde: Kalandiya mülteci kampı, Batıda Ürdünlü yetkililer tarafından inşa edilmiş olan Kudüs havalimanı bulunur. 1989 yılında ilk İntifada’nın başlangıcına kadar burası uluslar arası uçuşa açıktı. Kudüs’ün güneyindeki Ma’ale Adumim yerleşim bölgesine yeni bir havalimanı inşa edilecektir. Uçuş pistinin bitişiğinde bir otoban (45/443) vardır, bu otoban Oslo Anlaşması yıllarının başlarında Rabin hükümetinin onayıyla önemli ölçüde Amerikan ödenekleriyle 3 milyar $’a malolmuş bir otoban sisteminin bir parçasıdır. Batı Kıyı Şeridi’ni keserek Tel Aviv’le Ürdün Vadisi’ni birbirine bağlar; Batı Kıyı Şeridi’nden giden yollar yalnızca yerleşke bölgesinde yaşayan İsrailliler içindir. 2003 yılında Givat Ze’ev’den Kudüs’e Atarot üzerinden giden kısmın 27 milyon $’a malolduğu, ve yolun tamamının 330 milyon $’a malolacağı belirlenmiştir.

Doğuda: 45numaralı yol Ramallah’ın doğusundaki Adam, Kochav Ya’akov, Tel Zion (Kalandiya’ya doğru hızla yayılmaktadır), Psagot (Al-Bireh-Ramallah’ın kentsel alalarındaki yerleşke kuleleri), Beit El, Mikhmas Mahallesi, ve Almon gibi yerleşke bölgelerinin demografik ve ekonomik gelişmeleri için hayati önem taşır. Tüm bu yerleşkeler 2004 yılında resmiyete dökülen İsrail’in Kudüs bölgesi tanımını oluşturan büyük bir idari plan olan “Daha Büyük Kudüs” planının ayrılmaz parçalarıdır.

Sha’arei Binyamin sanayi bölgesi Peres Barış Merkezi tarafından CBIZ (sınırlar arası sanayi bölgeleri) için planlanan birçok sanayi bölgesinden biridir. Bölge (ve yakınlardaki Mishor Adumim, Tulkarem, Barkan, Ariel gibi diğerleri) birçok işlevi yerine getirir: ekonomik etkinlik için bir merkez oluşturarak yakınlardaki yerleşimlerdeki ekonomik, demografik ve coğrafi büyümeyi harekete geçirir; Filistinliler için düşük gelirli işlerin kaynağıdır, bu nedenle İsraillilere bağımlılığı arttırır (bir yandan da iş aktivitesi ve çalışma alanı olarak Ramallah’la rekabet eder ve onu olumsuz yönde etkiler), ve aynı zamanda İsrail’in çevreyi en çok kirleten sanayi alanlarını (alüminyum, plastic, kimyasal ürünler fabrikaları, mezbahalar ve et paketleme atölyeleri gibi) Batı Şeridine ve “Büyük Kudüs”e taşımış olur. “Büyük Kudüs”ün ayrılmaz bir parçası olarak planlanan bu sanayi bölgesi “Benjamin’in Kapısı” adını İncil’deki Benjamin kabilesinin asıl bölgesi olmasına bir atıf olarak almıştır.

Tel Zion 30,000 aşırı Ortodoks Yahudi’nin yaşaması için planlanan bu “Büyük Kudüs” isimli “kutsal” bölgedeki yeni şehir yerleşimlerinden biridir. Israil, Kochav Ya’akov –Büyük İsrail’in parçası olduğu iddia edilen “Gush Emunim”den 3000 dindar milliyetçinin yaşadığı bir yerleşke bölgesi- Judaea ve Samaria’nın “doğal genişlemesi”nden gurur duyar, Tel Zion’dakiler Kudüs’ün kutsallar kutsalı olduğunu düşünenlere gore aşırı ortodoks olduğundan, Tel Zion ve Kudüs’ün “eruv” adı verilen dini alanları birbirini bağlamaya yarayan ince ve yüksek telle çevrelenmesi, kadınların Sebt günlerinde çocuklarını arabalarında gezdirmelerini mümkün kılar.

Diğer özerk Filistin şehirleriyle aynı kentsel büyümeyi gerçekleştirmiş olsa da, Ramallah’ın gelişimi özellikle kültürel ve sosyal açıdan dikkat çekicidir. 1967 yılındaki istilasından once, şehir yaz boyu serin olması, temiz havası, kültürel hayatı ve kafeleriyle en sevilen yazlık tatil bölgelerinden biriydi.

Ramallah’ın tarihi ilk olarak on altıncı yüzyılda, Karak’tan (Ürdün) gelen Hıristiyan Rashid kabilesinin buraya yerleşmeiyle yazılmıştır. Bölge uzun bir süre yalnızca bir tarım kasabası olarak kalmıştır. El-Bireh’in kökenleri daha eskiye dayanır, Beroth’un Canaanite şehrinde izlerine rastlanmaktadır. On dokuzuncu yüzyılın sonlarından itibaren Ramallah’ın önemi hızla artmaya başlar: 1902 yılında, bölgenin yönetim merkezi oldu, 1910 yılında ise, resmi bir yerel idare olduğu açıklanır.

1948 (Nakba) trajedisinin ardından, Ramallah ve el-Bireh şehirleri bir inşaat patlaması yaşadılar. 1967 yılındaki istiladan beri, bu bölgedeki direniş güçlü olmuştur. 1980 Mayıs ayında, Ramallah valise Karim Khalaf ve al-Bireh ile Nablus’un valileri, işgalcilerin İsrail ordusunun yardımıyla arabalarına yerleştirdikleri bombaların kurbanı oldular. Ramallah valisi bir ayağını kaybetti ve bir bacağı felç oldu; Nablus valisi ise her iki bacağını kaybetti; el-Bireh valisi ise özel aracını bir süre kullanamadı. 1982 yılında, üçü de İsrail yönetimiyle işbirliği yapmayı reddettikleri ve “halkı ayaklanmaya kışkırttıkları” gerekçesiyle azledildi. 1982 ile 1986 yılları arasında, iki belediye arasındaki ilişkiler, İsrailli bir yönetici tarafından idare edildi.

Görevdeki yetkililerin yeterince ilgilenmediği halkın ihtiyaçları için yerel komiteler ve dernekler arasında sıkı örülmüş bir iletişim ağı oluşturuldu. Bu gruplar ve diğer sivil toplum kuruluşları varolanların yanısıra Filistin Yönetimi’nin 1995 yılında göreve başlamasının ardından gitgide arttı: Filistin parlamentosu burada toplanır ve birçok bakanlığın ofisi buradadır, yeni yapılmakta olan henüz tamamlanmamış Filistin Yasama Kurulu binası Doğu Kudüs’te Duvar’ın bitişiğindeki Abu Dis kenar mahallesinde inşa edilmiştir, İsrail tarafından yeni bir yerleşke birimi (Kidmat Zion) ve bir Filistin Doğu Şeridi oteli eklenmiştir.

Görülecek Yerler

Ramallah lokantalar, kafeler, ve kültürel etkinliklerle dolu olsa da, pek fazla tarihi alan barındırmaz. Bununla birlikte, etrafında bölge tarihi açıdan zengindir, bu da Ramallah’ı günübirlik geziler için ideal bir üs yapar. Aşağıda ziyaretçilerin görebileceği yakındaki alan ve köylerin bir listesi vardır.

Beitin

Beitin köyü el-Bireh dolaylarındadır, ondan yalnızca büyük bir İsrail askeri kampıyla ayrılır. Beitin şu anda Ramallah yakınında bir iskan bölgesi, fakat bir zamanlar dini açıdan önem taşıyan gelişmiş bir şehirdi. Arkeologlar, Bakır Çağı’nın başlarında, burada insan sürülerinin yaşadığına dair bulgular elde etmişlerdir. İ.Ö. 3200 dolaylarında, Bakır Çağı’nın başlangıcında, Canaanite malları için sık sık hayvan kurban edilirdi.

Tel et-Tal (Ai – ya da Tourmos Aya)

Doğudaki çorak tepeler ile batıdaki zeytin koruları arasında, İ.Ö. üçüncü yüzyılın başlarında büyük bir Canaanite şehir devleti (10 hektarlık) gelişmiştir. Sağlam bir duvarla çevrelenmiş bu şehir, Bronz Çağı kent merkezine dair tüm özellikleri taşıyordu : bir yerleşim bölgesi, zanaat endüstrisi için bir alan, bir saray ve bir tapınak.

Taybeh

Taybeh çoğunluğu Hıristiyan olan 1200 kişilik bir köydür. Eski Ahit’te Ophra, Yeni Ahit’te ise Ephraim olarak sözü edilir. Nadim Khoury burada 1995 yılında Taybeh Bira Üretim Şirketi’ni kurdu, bu şirket Orta Doğu’daki tek bira firmasıdır ( 02-289 8868 ya da 02-289 9293; www.taybehbeer.net, fabrikaya gezi turları vardır).

Jalazone Mülteci Kampı

UNRWA ofisi, Mahmud al-Atharbeh, 02-281 0874.

1949 yılında Ramallah’a 7 kilometre uzaklıktaki kayalıklara kurulmuş olan Jalazone Mülteci Kampı 8,000’in üzerinde mülteci barındırır, bu mültecilerin büyük çoğunluğu Lydd ve Ramle şehirlerinden ve Filistin’in merkezindeki köylerden gelmektedirler.

Jifna

Belediye Meclisi, 02-281 1073.

Helenistik dönemin sonunda, Jifna “küçük şehir” olarak anılmaya başlamıştı; Madaba Haritasında “Gofna” olarak görünüyordu. Günümüzde, Jifna Hıristiyan çoğunluğa sahip küçük bir kasabadır, her yıl düzenlenen kayısı festivaliyle meşhurdur (1-15 Mayıs). Ayrıca bir müzesi ve sergileri de vardır (02-281 0801/2).

Birzeit

Birzeit kasabası (Birzeit Üniversitesi kampüsüne 2 km uzaklıkta) üniversiteye olan yakınlığı dolayısıyla çok hayat dolu bir yerdir. Üniversitenin Arkeoloji Bölümü kasabanın merkezinde yer almaktadır, küçük bir arkeoloji müzesini ziyaret imkanı sunar (Pazar-Perşembe günleri arasında, 9:00-14:30; 02-298 2000). Birzeit aynı zamanda her yaz düzenlenen uluslararası müzik festivaliyle de ünlüdür (al-Asqa İntifadasının başlamasıyla birlikte iptal edilmiştir).

Shuqba Mağaraları

Ramallah’ın 15 km kuzeybatısındadır. Belediye meclisi başkanı Adam Shallah’ın telefon numarası: 02-248 4201. Natouf Vadisi’nin kuzey yanında tarihöncesi mağaralar bulunmaktadır. Mağaraları ziyaret etmek için yanınızda bir fener getirin.

Ras Karkar

Belediye Meclisi, Rezek Nofal, 059-798 660.

Bani Harith Shamaliyeh’in 18. yüzyılda inşa edilmiş olan evi, burada 2430 metrekarenin üzerinde alanı kaplamaktadır.

Qibya

Ramallah’ın batısında yok edilmiş bir kasabadır. Qibya katlima 14 Ekim 1953 tarihinde gerçekleşti, Ariel Şaron tarafından yönetilmekte olan İsrail askeri güçleri Ürdün kontrolündeki bu kasabaya saldırdı.

Amwas, Yalou, ve Beit Nouba

1967 yılında, yaklaşık 12,000 kişi Amwas, Yalou, ve Beit Nouba kasabalarında yaşıyordu. 11 Haziran tarihinde bu üç komşu kasabadaki evler Yitzhak Rabin’in emrindeki, silahlı İsrail güçleri tarafından boşaltıldı, ve insanlar Ramallah’a kaçmaya zorlandı. Üç kasabadaki her şey sistemli olarak dinamitlendi ve üzerlerinden buldozerle geçildi: Yalou’da yaklaşık 539 ev, Beit Nouba’da 550 ev ve Amwas’ta 375 ev yok edildi.

Çeviren: Duygu Dölek
Bilgi Üniversitesi Kültürel İncelemeler Yüksek Lisans Programı

Daha fazla bilgi için:

http://en.wikipedia.org/wiki/Ramallah

http://www.prc.org.uk/palestine%2048/ramallah.html

http://www.alkasaba.org/fistival/index.html

http://www.sakakini.org/

http://www.sirreyeh.org/frg.html

http://www.ramallahonline.com/